Madalyonun Öteki Yüzü

Madalyonun Öteki Yüzü

Kültür Edebiyat

Yaşanan olayları değişik bakış açılarından görmeye çalışınca karşımıza, ümitvar olmamız gereken tablolar da çıkıyor.

Yaşanan olayları değişik bakış açılarından görmeye çalışınca karşımıza, ümitvar olmamız gereken tablolar da çıkıyor.

En büyüğü sonuncusu olmak üzere, son on dört yılda çok ciddi bir terbiye sürecinden geçtiğimiz anlaşılıyor.
Önce 367 garabeti, eşine daha önce hiç rastlanmamış bir saçmalık yaşandı ama bu olay Türkiye'yi daha ileri bir noktaya taşıdı.
e-muhtıra olayından sonra da herkes haddini bildi, sesini kesti ve kısıp kuyruğunu üstüne oturdular.
Parti kapatma olayı da, daha önce örneği hiç yaşanmamış bir olaydı ama iktidardaki partisi kapatılmaya çalışılan mütedeyyin kesim, partisine daha fazla sarıldı, bu kapatma olayının normal olmadığını, direkt kendisinin hedef alındığını derinden kavradı.
Gezi olayları ve 17-25 Aralık darbe girişimi ise bu derin kavrayışı daha derin ve güçlü bir direnç haline dönüştürdü.
7 Haziran seçimleri de hem AK PARTİ hem de seçmeni için çok önemli bir sınav oldu ve herkes dersini almış olarak bir sonraki seçimde gereğini yaptı.
Görüldüğü gibi her musibetin ardından bir adım daha ileri gidildi.
Bu son musibet, diğerlerinden daha kötü ve sarsıcı oldu.
Dilerim ki RABBIMIZ, Ümmeti beterinden korusun ve yine dilerim ki hepimiz Madalyonun öteki yüzünü de görmeye çalışalım ve kendimizi şaşmaz HAK terazisine koyup ciddi bir muhasebeden geçirelim.
Zira Madalyonun zahiri yüzünü artık herkes çok net görüyor. İşte bakın Kuzey Irak Kürt Federe Yönetiminin Başkenti Erbil'de, Hacı Cemal Cami İmamı Seyyit Ahmet Pencevini Hocaefendi, son yapılan darbe kalkışmasını nasıl yorumluyor:

"Müslümanlar, Osmanlı devleti ve hilafetinden sonra sahipsiz kaldı. Bizi bir arada tutan ve güçlü kılan Müslümanların sembolü olan imamdı. Halife bizleri koruyor ve kolluyordu.
Dinimizi, malımızı, ahlakımızı, kimliğimizi, şahsiyetimizi ve onurumuzu koruyan hilafet makamıydı.
Düşmanlar dört bir koldan üzerimize saldırınca ve Osmanlı hilafetini ortadan kaldırınca sahipsiz kaldık.
O günden bu güne darmadağınık bir hale geldik. Başıboş ve sergerdan bir halde dolaşıyoruz yeryüzünde. Bilgimiz kalmadı, irfanımız kalmadı, gücümüz kalmadı, mevziimiz kalmadı. Kanımız sudan ucuz bir hale geldi. Toprağımız, zenginliklerimiz sömürüldü.
ABD ve AB el koydu tüm servetimize. Gençlerimiz şimdi kurtuluşu oralarda arıyor.
Türkiye'deki gelişmeler tüm Kürt yöneticileri için büyük dersler barındırıyor. Doğu ve Batı devletleri Türkiye'ye karşı birleşti. İran, Suriye, Irak, Lübnan devletleri; Şiiler, Mecusiler, Safeviler, Haçlılar, Siyonistler ve bunların uşaklarının tamamı Türkiye'ye karşı birleşti. Bunların Kürdistan'daki uşakları ve misyonerleri de çoktur. Erdoğan'a karşı darbe girişimindeki tavırlarından çok iyi anladık bunu.
Kürdistan'daki şer güçleri Beşşar Esed katiliyle birlikte Erdoğan'a karşı kara propagandaya başladılar.
Beşşar Esed Suriye'de, Kürdistan bölgesindeki bazı medya organları da bu tarafta Erdoğan'a karşı birleşti. Bunlar yalan üstüne yalan üreten merkezler oldu.
Erdoğan'ın Almanya'ya, Rusya'ya ve bilmem dünyanın hangi ülkesine kaçtığına dair yalan haberler yaydılar.
Bu insanlar neden bu kadar karaktersiz ve satılıktır?
İnsanlarımız neden Müslümanların düşmanlarının oyuncağı haline gelir bu kadar?
Ey bedbaht Kürtler!
Bir coğrafyada aydınlığın sona erdirilmesine ve ışığın söndürülmesine nasıl sevinirsiniz?
Allah'a yemin ederim, eğer kaderimiz bunların eline kalırsa koyun sürüsü gibi keserler başımızı... Bu iftiraları üreten medya organlarını ellerinde bulunduranlar iktidar olursa Beşşar Esed gibi uçururlar kafamızı.
Ancak Allah, bu aydınlığın ve ışığın sönmesine izin vermedi ve onu korudu. Tüm dünya şer güçleri birlik olmasına rağmen Türkiye milletini yenemedi.
Emin olun Beşşar Esed'in emrindeki 50 bin Şii Nusayri cephelerde saldırmak için hazırdı.
10 bin Şii milisi ve 10 bin DAEŞ militanı Ankara ve İstanbul'a saldırmaya hazırdı. Hizbullah ve şeytanın askerlerinden de 5 bin kişi Türkiye'ye saldırmaya hazırlanmıştı.
Ancak Erdoğan ve Türkiye milleti birdi, direndiler. Ülkede adalet vardı çünkü. İnsanlar onurlarına sahip çıktılar.
Koyun sürüsü gibi darbecilere teslim olmadılar. Özgürlüğü, huzuru ve insanlığı tatmıştı bir kere.
Bundan vazgeçemezdi.
Türkiye'nin hava sahası ve büyük bölümü darbecilerin eline geçmişti.
Erdoğan, sadece eline bir telefon aldı ve Allah'a tevekkül ederek halkı direnişe çağırdı.
6 dakikada 6 milyon insanı İstanbul ve Ankara meydanlarına doldurdu.
Türkiye insanı 1 haftadır gece gündüz imanlı liderlerini korumak için nöbet tutuyor.
Biz de kardeşlerimize Cumhurbaşkanı Erdoğan'a dua ediyoruz ve her daim dua edelim.
Allah Erdoğan'ı ve ülkesini korusun.
Allah onların düşmanlarını kahretsin.
Allah Türkiye'nin yardımcısı olsun.
Allah darbecileri ve büyün destekçilerini hüsrana uğratsın."

İşte, küresel zalimlerin, bizi evire çevire dövdükçe olgunlaştığımızı gösteren mükemmel tespitler.
Bu mükemmel tespitler Madalyonun bir yüzü. Diğer yüzünde ise terbiye edildiğimizi iyi okuyalım ve her birimiz kendi muhasebemizi yapalım.
Ferman Karaçam - Haber 7
fermankaracam@gmail.com
fermankaracam@twitter.com
twitter.com/fermankaracam
facebook.com/fermankaracam
instagram.com/fermankaracam

 

Paylaş