Ömerlerden Ömerlere …
AK PARTİ “davasını” eğer, geçmişi ve geleneği olan bir parti olarak niteleyecek olursak, 1969’dan itibaren bugüne gelinceye kadar nice badirelerden geçip geldiğini hepimiz biliyoruz.
Katı laik ve jakoben bir rejimin gediklerini zorlayarak bugünlere ulaşmak elbette Erbakan ve Erdoğan gibi güçlü, kararlı, sağlam irade sahibi, sabırlı ve cesur liderlerin çabaları ve emekleri ile olmuştur.
Bu hareketi
1970’lerden bugüne kadar çok yakından izleyen biri olarak, açıkça ifade edeyim
ki, eğer bugün Müslümanlar bir parça rahat nefes alıyorsa bu, yukarıda adını
andığım iki lider başta olmak üzere, bu davaya gönül vermiş binlerce isimsiz
Ömerler ve Ebuzerler sayesindedir.
Almanya’da,
Hollanda’da, Anadolu’da, Trakya’da, nice emekçiler bilirim ki, bu davaya hiçbir
karşılık beklemeden her türlü desteği vermişlerdir.
— Kızının
çeyizinden havlu çıkarıp veren anneler,
— Öğrenci
olan oğlunun yol parasını veren babalar ve daha nice fedakâr insanlar bu
hareketleri, duaları ile bereketlendirip bugünlere taşıdılar.
Bu
hareketlerin arkasında ne burjuva, ne “dedelerin” yargı sistemindeki beyaz
Türkler, ne “sivil” paşalar, ne boğazın aşiretleri ve ne de, yüz yıllık dededen
toruna devreden bürokrasi akbabaları vardır..!
Bu hareketin
arkasında:
Emekliler,
Emekçiler,
Küçük esnaf,
Orta direk
denen halk kesimleri,
Kıt geçinen
küçük memur,
Kenar
mahallenin yoksul sakinleri vardır.
AK PARTİ işte
bu Ömerlerin ve Ebuzerlerin omuzlarında yükselerek bugünlere geldi.
Yahyakemal’de,
Keçiören’de, Sultanbeyli’de penceresine cam taktıramayıp, naylonla kapatan
gecekondu çocuklarını, bu hareket merkeze taşıdı.
İyi de yaptı.
Neredeyse bir
asır itilip kakılan bu yoksullara sahip çıktı.
Şimdi, bu
Ebuzer ve Ömerlerin içinden gelen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
yeni Ömerlerin partide görev almalarını istiyor.
Sanırım bunu
istemek en çok onun hakkı.
Çünkü,
yıllarca bağdaş kurup sofralarına oturan ve onları çok yakından tanıyıp bilen
oydu.
Ve biliyordu
ki, bir dava kuşaktan kuşağa devredilemiyorsa eriyip yok olması mukadderdir.
Yani
Ömerlerden, Ömerlere devredilmesi lazım.
Bu, olmazsa
olmaz.
Demem o ki;
bütün engellemelere rağmen AK PARTİ, Cumhuriyet tarihinin en kronik sorunlarını
on, on beş yıl gibi kısa süre içerisinde çözdü.
Yine Cumhuriyet
tarihinde hayal bile edilemeyen küresel yatırımlar gerçekleştirdi.
Sağlıkta,
ulaşımda dünya markası oldu.
Savunmada,
çok kısa süre içerisinde, süper güçlerin silahlarını çöp yığını haline getiren
Sihalar üretti.
Doğu
Akdeniz’de, Libya’da, Suriye’de, Irak’ta, çevremizi kuşatmaya çalışan süper
güçlerin karşısına Arslanlar gibi dikildi.
Fakat, bütün
bunların devam etmesi ve daha ileri hedeflerin gerçekleşmesi için partinin,
yeni Ömerler konusunda azami dikkatli olması lazım.
Unutmamalı ve
İstanbul, Ankara, Adana, Antalya gibi sinyallerden dersler çıkarmalı.
Erdoğan’ın
yıllaca yoksul semtlerden biriktirdiği ve yüzlerce küçük hikayeden oluşturduğu
bu büyük hareketi ve Türkiye’yi durdurmak için bugün, yüzlerce yalan ve algıdan
oluşan küçük hikayelerle ataktalar.
Yeni Ömerler
bu yıkım ataklarının en büyük ve en güçlü kalesidir.
CÜMLEDEN CÜMLEYE....
Söz Sağnağı
...Bir sakal
ki girmişse her çorbaya/ yoluna
Erkişi
bıyığınla yürü kendi yoluna
Aklı
çekemiyorsan arkadan it izine
Kavşakta
karışmadan at izi it izine.
Sadettin
Kaplan/ Dil ve Edebiyat
Ferman Karaçam - Haber 7