Özdil’in Adamı
Kendimi bildim bileli böyledir.
Türkiye’de günlük de, haftalık da yazsanız gündeme yetişemezsiniz.
Aslında Yılmaz Özdil’in “Baro” başlıklı yazısını, yazının yazıldığı günün hemen ertesinde paylaşacaktım, fakat araya o günlerde başka sıcak konular girdi.
Efendim Yılmaz Özdil’i biliyorsunuz.
Hani şu, Bodrum’daki kaçak villanın sahibi, Sözcü’de yazan vatandaş.
Baroların saltanatının tartışıldığı günlerde “Baro” başlıklı bir yazı yazdı.
Ankara’ya yürüyen baro mensubu avukatları söz konusu ederek yazıyı şöyle bitirdi:
“ Herkesin masanın altına saklandığı, korku imparatorluğuna teslim olduğu, biat ettiği, kula kulluk ettiği şu dönemde...sahipsiz memlekete, sahipsiz millete, sadece barolarımız sahip çıkıyor.
E, hadlerine mi yani?
Ve bakın şimdi de daha büyük bir küstahlıkla Ankara’ya yürüdüler.
Halbuki, edepsizlik etmeyip, Metin Feyzioğlu gibi Akp’yle beraber yürüdük biz bu yollarda’yı söyleseler daha güzel olmaz mı ! “
Yazı sonlanınca üç beş yıl öncesine gittim.
Metin Feyzioğlu adı o sıralarda daha yeni yeni duyuluyor.
Kimse pek tanımıyor fakat, Yılmaz beyimiz “ Adam” başlıklı öyle bir yazı döşeniyor ki, elinize aldığınız mendili göz yaşlarınızla ıslatmadan yazıyı bitiremezsiniz.
“İlkeli, dürüst, namuslu, gerçekçi, hakiki Kemalist gazetecimizin Metin Feyzioğlu için o günkü yazdığı yazının hepsini ve özellikle dramatik taraflarını paylaşırsam, sizleri de ağlatırım..!
Feyzioğlu’nun babası varken, dedesinin yanında babasız büyümesi ve böyle iken çok başarılı bir öğrenci olduğu, çalışkanlığı, sonrasında da adam gibi adam olduğu vurgulanıyor.
Fakat, aynı adam yani, Metin Feyzioğlu ne zaman ki, AK PARTİ’nin bazı çalışmalarını takdir ediyor, milli ve yerli tavırlar ortaya koyuyor, o zaman Özdil için tu kaka oluyor.
Peki niçin?
Çünkü bu zihniyetin ilkesi falan yok.
AK PARTİ iyi de yapsa, kötü de yapsa kötüdür.
AK PARTİ’den asla iyi bir şey çıkmaz.
AK PARTİ’nin zaten varlığı hatadır.
Bu zihniyetin gazetecisi de, siyasetçisi de, sanatçısı da ne yazık ki jakoben, tahakkümcü, peşin hükümlü, tepeden inmeci, ırkçı.
Bu ülkenin hayrına bir şey yapılacaksa, onu, ancak kendilerinin yapabileceğini düşünüyorlar.
Feyzioğlu eğer AK PARTİ’nin her yaptığına yanlış deseydi “Adam”lığı devam edecekti ama, AK PARTİ doğru da yapabilir diye düşünürse adamlığı yere düşer, yandaş, şakşakçı ve kula kul olur.
Yani, biri adam olacaksa Yılmaz beyimiz gibi duymalı, Yılmaz beyimiz gibi düşünmeli, aksi halde biatçıdır.
İsterseniz, her fırsatta kendilerinin ilkeli gazeteci olduğunu bağıran bu ilkesizlerin Feyzioğlu için yazdığı diğer yazıdan da kısa bir alıntı yapalım da, örnek bir ilkesizlik nasıl oluyormuş öğrenelim:
“ Dede, hukuk profesörüdür. Aynı zamanda, siyasi tarihimize damgasını vurmuş efsane karakterlerden biridir. Dolayısıyla, ağır konukların ağırlandığı bir evde, memleket meselelerinin tartışıldığı, devamlı hukuk konuşulan sofralarda büyür. ....
*
Varlıklı ailedir ama... İlkeler paradan çok daha önemlidir. Bir gün mesela, beş arkadaş, eve taksiyle dönmeye karar verirler. Belediye otobüsüyle gitsek, aynı paraya denk gelecek diye düşünürler. Binerler, arkadaşları tek tek iner, en son kendisi iner. Eve girer. Babada bi karış surat... Meğer, taksiden indiğini camdan görmüştür. “Böylesi daha hesaplı oldu” demesine fırsat kalmadan, fırçayı yer: “Oğlu taksilerde geziyor dedirtiyorsun, farkında mısın!”
Üniversitede okurken... Vade dolar, dede vefat eder. O gece yarısı eve gelir. Odasına kapanır. Kapıyı kilitler. Saatlerce, borçlar hukuku nedensellik bağı teorilerini çalışır. Çünkü, kendi kendine söz vermiştir, babamı kaybettiğim gün bile derslerime ara vermeyeceğim, çalışacağım demiştir. “En zor anımda çalışabilirsem, her zaman çalışabilirim” diye düşünmüştür. Kendisini, kendisine ispatlamıştır. Bugün, en kritik anlarda, soğukkanlı kalabilmesinin temelinde, bu sarsılmaz disiplin vardır.
*
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirir. Profesör olur. Diplomasını aldığı hukuk fakültesine dekan olur. Ankara Barosu Başkanı seçilir. Türkiye Barolar Birliği Başkanı seçilir.
*
Evet, Metin Feyzioğlu o.
*
Büyük adam olmaya özenen zihniyet cücelerinin ülkesinde... Adam gibi adam kalmayı başaran adam.”
Yazıyı böyle bitirmiş, ilkeli gazeteci..!
Bir de şu satırlara bakın: “... Halbuki, edepsizlik etmeyip, Metin Feyzioğlu gibi Akp’yle beraber yürüdük biz bu yollarda’yı söyleseler daha güzel olmaz mı ! “
İşte bunların ilkesi bu, yani, ilkesizliklerinin adını ilke koymuşlar..!
Gazeteciliği de Adamlığı da bu kadar bunların...!
CÜMLEDEN CÜMLEYE...
diyarbekir çarşısında tanıdım muhbir griyi
şafağın döngelesi yedi başını
Temyiz sabahı oturuverirdin
batık gemiler gibi ranzaya...
yaşar bedri/ adını koyamadığım
Ferman Karaçam - Haber 7
fermankaracam@gmail.com
fermankaracam@twitter.com
twitter.com/fermankaracam
facebook.com/fermankaracam