Corona Tetikçileri

Corona Tetikçileri

Kültür Edebiyat

Başlık, kadim dostum, arkadaşım, hikâye ve roman yazarı, Yılmaz Güneş’e aittir.

Yazımız ile bir bütünlük arzeden başlık için yazarımıza teşekkür ediyorum.

Bu virüs salgınından sonra insanlık olarak ne yaptığımızı çok iyi bilemiyoruz.

Elimiz ayağımıza dolanıyor.

Görünmeyen bir düşman insanlığı felç etti, bedeli ağır oldu ve daha da ağırlayacağa benziyor. 

Bu bedeli ağırlaştıran, virüsün kendisinden ziyade, virüsü kafasına ve sokaktan toplama söylentilere göre yorumlayıp, davranışlarını buna göre belirleyen insanların çokluğudur.

Virüs bizden yani, insanlıktan; davranış kalıplarımızda, ekonomik ve sosyal hayatımızda değişiklikler istiyor.

Daha az özgür olmamızı istiyor.

Daha ölçülü yememizi, giymemizi, gezmemizi istiyor.

Toplumsallıktan ziyade, bireysel bir hayatı dayatıyor bize.

Tüm alışkanlıklarımızı değiştirmemizi ve bizim kendisine uyum sağlayarak yaşamamızı istiyor. 

İş hayatımızı, ev yaşantımızı, düğünlerimizi, bayramlarımızı, dostluk ve komşuluklarımızı, her şeyimizi kendisine göre yeniden tanzim etmemizi şart koşuyor bize.

Bu virüsün ilk ortaya çıkışından bu yana hep söylemiyor muyuz: hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Söylüyoruz, ama uygulamıyoruz.

Virüsle savaşıyoruz. 

Virüsle kavga etmenin bedelini yine kendimiz ödüyoruz. 

Bu öyle ironik bir sarmal ki; aklı, bilgiyi hiçe sayan insan, bedeli bizzat kendisi ve sevdikleri ödeyinceye kadar kitle psikolojisine emanet ettiği alışkanlıklarını sürdürmeye devam ediyor.

Halbuki; bu yeni ve bizi yeneceği belli olan görünmez düşmanla savaşmanın yöntem ve kurallarını öğrenerek, buna göre hareket etmekten başka çaremiz olmadığını anlamamız lazım.

Anlamamız yetmez.

Hayatımızı bu kurallara göre düzenlememiz lazım.

Dünya genelinde de ciddi bir karmaşa yaşanıyor.

Bu karmaşa insanları farklı davranışlara ama, özellikle de alışkanlıklara doğru yönlendiriyor.

Bu yönelim ise çıkmaz sokak yani, virüsle savaş.

Virüsle savaşmanın sonucu daha çok salgın.

İngiltere ilk zamanlarda bunu denedi ama, virüsü yenemeyeceğini anlayınca vazgeçti.

Virüse direnmenin hiç kimseye bir faydası yok.

Aksine, yine biz kaybediyoruz

Uzmanlar uyarıyor. 

Hekimler feryat figan ediyor. 

Hemşireler, hastanelerde yaşananları, acı çekenleri, tek bir nefes için varını yoğunu vermeye hazır, ıstırap çekerek can veren hastaları anlatıyor.

Duyarlı yazarlar, bilim insanları, hastalığı atlatmış olanlar sürekli yazıyor, haykırıyor uyarmaya çalışıyorlar.

Birbirimize bu illeti bulaştırmayalım.

Daha çok acı çekmemek için, sevdiklerimizi ıstırap içinde kıvranarak kaybetmeyelim diye çırpınıyorlar.

Nafile.

İnsanlar hala “bana bir şey olmaz” havasında; sünnet şölenleri, kına geceleri, düğün halayları, etrafı ve kendilerini hiçe sayan asker gönderme kutlamaları, taziye ziyaretleri, gizli gizli kumar partileri ile salgını körüklüyorlar.

Hele hele kıyılarda, plajlarda sergilenen o görmemişçe davranışlarla, duyarsız, umursamaz, saygısız tavırlarla, toplum sağlığını hiçe sayan ve salgını iyice pompalayanlara ne demeliyiz, bilemiyorum! 

Bizimkiler böyle de Asyalısı, Avrupalısı, Amerikalısı çok mu dikkatli ve saygılı?

Onlar da salgını körüklüyorlar.

Onlar da şımarık, onlar da vurdumduymaz, onlar da sorumsuz ve onlar da “bana bulaşmaz” havasındalar.

Yanlışta ısrar etmenin kimseye faydası yok.

Bilim insanlarının, Sağlık Bakanlığının, devletin koyduğu kuralları beğenmeyip siz, daha doğru kurallar koyabilirsiniz.

Koyduğunuz kurallar virüsün yayılmasını durduruyorsa, hepimiz sizin koyduğunuz kurallara tabi oluruz, olmalıyız da.

Böyle bir gücünüz yoksa, ki yok; öyle ise bulaştırmayın bu vebayı. 

Önce kendinize, sonra da insanlara saygılı olun, kurallara uyun, Corona-19 adı verilen bu düşmanın tetikçiliğini yapmayın.

Kötülüğü çoğaltıp, zıvanadan çıkararak insanlığa ve kendinize kötülük yaymayın.

 Ferman Karaçam - Haber 7 

 

Paylaş