Karakter Testi

Karakter Testi

Kültür Edebiyat

Efendim, az veya çok hepimiz biliriz, insanların kişiliklerini daha iyi anlamak için birkaç “karakter ölçer”e ihtiyaç duyarız.

 Bunlar: varlıkta, yoklukta, makam sahibi olduğunda, ticaret ve yol arkadaşlığı yapıldığında, birinden menfaati varken veya menfaati kesildiğinde ve zor günlerde insanların asıl karakteri açığa çıkar. 

Türkiye bu sıralarda zor günler yaşıyor. 

İstanbul’dan beklediğimiz deprem, İzmir’den vurdu.

6.6 şiddetinde bir depremle sarsıldık.

Bilim insanları, “ İzmir çevresinin ve Ege Bölgesinin zemini gevşek olduğu için, depremin şiddetini arttırdı, ayrıca çürük binalar da işin tuzu biberi oldu”, diyorlar. 

Günlerdir Türkiye’nin gözü ekranlarda; toprak altından bir ses, bir nefes, canlı bir belirti çıksın diye dualar ediyoruz.

Elif, Buse, Ayda bebekler sevinç gözyaşları ile izlediğimiz profesyonelce kurtarma operasyonları oldu.

Bunları hepiniz izlediniz.

Ben şimdi size; yaşadığımız bu zor günlerde; birbirimize kenetlenip millet olduğumuzu, devleti ve milleti ile kaynaşıp bir ve beraber olduğumuzu ispat ettiğimiz günlerde çok net olarak açığa çıkan iki farklı karakteri göstermek istiyorum.

Neden mi?

Şunun için: hani hep deniyor ya, “dağdaki çobanla, üniversitedeki profesörün oyu bir olur mu veya falan parti seçmeni şöyle eğitimli, filan parti seçmeni böyle eğitimsiz, cahil hatta, göbeğini kaşıyan” vesaire. 

Zor günümüzde teste tabi tutacağımız iki farklı karakterden birincisi bir profesör.

Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesinde Sosyoloji bitirmiş.

Devletimiz kendisine burs verip Amerika’ya yollamış, dil öğretmiş, yüksek lisans yaptırmış, sonra bu şahıs Türkiye’ye dönüp ODTÜ’de Sosyoloji bölüm Başkan yardımcılığı yapmış.

Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı zamanında YÖK Başkanı olarak atanmış. 

Daha ne olsun, fani dünyanın bütün nimetlerini sermiş bu millet Onun ayaklarının altına.

Beklenir ki, bu şahıs da, Milletin zor günlerinde, Millete olan vefa borcunu ödesin.

Birlikten, beraberlikten, yardımlaşmadan, kardeşlikten, devletin ve milletin kaynaşmasından bahsetsin beklenir. 

Ne gezer ..! 

Millet, bir bedendeki tek yürek ve tek nabız gibi atarken hazret, öyle bir Twit atıyor ki, şıp diye karakterini ele veriyor ve CV’sindeki her şey yerle yeksan oluyor. 

Nasıl mı?

Şöyle: Cumhurbaşkanı Erdoğan Van il kongresinden, İzmir’e, deprem bölgesine geliyor.

Bu geliş olayı tüm Türkiye’nin gözleri önünde, ekranların önünde gerçekleşiyor.

Güya deprem bölgesine girerken Cumhurbaşkanının aracında

“ Ölürüm Türkiye’m” şarkısı çalıyormuş ve YÖK eski başkanı bunu duymuş, görmüş gibi Twit atıp, üstelik bir de yorum yapmış.

Muhtemelen maksat, şimdilerde, içinde bulunduğu bir partiye, AK PARTİ’den üç-beş oy koparabilmek. 

Ama farkında değil ki, bu iftira ile, bu yalanla, bu çamur at izi kalsın davranışı ile asıl karakterini açığa vurdu.

İkinci şahıs bir işçi.

Adını bile söylemeye utanan bir AFAD işçisi.

Ayda bebeğin bulunduğu enkazın altına giriyor.

Demirden, betondan, eşya kırıntılarından oluşan dağ gibi beton yığınlarının arasından dört yaşındaki çocuğa ulaşıyor, onun, toz toprak içindeki yüzünden öpüyor ve Ayda’yı milletin tekbirleri, alkışları ve gözyaşları arasında dışarı çıkarıyor. 

Duygularını soran gazetecilere mahcup ve terbiyeli olarak : Evladınızı nasıl öpersiniz, ben de öyle öptüm, çok sakindi, çok güzeldi” diyor ve sürekli kendi emeğinden değil, ekip çalışmasından bahsederek mütevaziliğin zirvesine yükseliyordu.

Yüksek lisansı, doktorası, yabancı dili yoktu ama o, Tunceli ilimizde Afet ve Acil Durum emekçisi olarak çalışan sade bir vatandaştı.

Türkiye’nin zor zamanında canını ortaya koydu ve onun da karakteri böylece benzersiz bir ziynet olarak açığa çıktı.

Anadolu’nun yardımsever, diğergâm, vefalı, samimi ve yürekli insanını yeniden gördük bu karakterde. 

Apolete, doktoraya, makama, mevkie çok da aldırmayın.

Karaktere bakın siz, karaktere..!

Hani bir öğretmenin tahtaya yazdığı şu meşhur rakamlar var ya; 

Hoca tahtaya bir rakamını yazmış.

Birin arkasına her sıfır attıkça öğrencilerine okutmuş: Bir milyon, 

bir milyar, bir trilyon, bir katrilyon....

Sonra bir anda tahtaya dönüp, bir rakamını silmiş ve “ hadi şimdi okuyun” demiş.

Ardından eklemiş :” işte burada gördüğünüz gibi, bir rakamı karakterdir, o silinince sıfır kalır “ 

Bazı insanlar da öyle; parası, makamı, apoleti, kariyeri ...olsa ne olur ki?

Karakter gidince geriye sadece sıfır kalıyor. 

 

Ferman Karaçam - Haber 7 

 

 

Paylaş