Bir İstifanın Ardından...
Dedikodu sever bazı kalemler, sosyal medya denen sorumsuz sokağın ergenleri, FETÖ kriptoları, itibar suikastçıları, kötücül senaryo yazarları bir bakanın istifasının ardından, hep bir ağızdan Türkiye’yi adeta kapana kısılmış olarak gösterip bıyık altından pis pis sırıtıyorlar.
Sanki daha önce Türkiye’de hiçbir istifa olmamış.
Sanki daha önce Türkiye’de ekonomi bakanları ayrılmamış da ilk defa bu ayrılma oluyormuş gibi, feveran edip, Türkiye’yi dışarıya iflas etmiş olarak gösteriyorlar.
Neden mi böyle yapıyorlar?
Birincisi, taş düşesi kafalarına bir Erdoğan fobisi takıldı, psikolojilerini Erdoğan’la bozdular, yaklaşık yirmi yıldır ülkenin başında olmasını hazmedemiyorlar.
İkincisi, çok kazandılar, sermayelerine sermaye kattılar, hayat standartları iyice yükseldi.
Bugün covid sebebiyle kar edemeseler bile, sermayeden zarar etmiyorlar, kârdan zarar ediyorlar.
Kârdan zarar etmeye dahi hiç tahammülleri yok, bunun için kuduruyorlar.
Üçüncüsünü dünkü konuşmasında Erdoğan söyledi, aynen aktarıyorum:
“ Kendilerini devletin sahibi, milletin efendisi, batının kölesi olarak gören vesayetçi anlayışla çarpışa çarpışa ülkemizi hedefleri ile buluşturduk.
Ülkenin imkanlarını küçük bir azınlığın hevesleri yerine milletin istek ve ihtiyaçları için seferber ettik.
Bu mücadele kolay olmadı.
Yıllarca bu ülkeyi siyasi ve ekonomik bir avuç elit eliyle babalarının malı gibi kullanmış, alışmış olanlar vardı.
Vesayetin sinsi oyunlarının, terör eylemlerinin, darbe girişimlerinin gerisinde hep bu kavga vardı”
Dördüncüsü, ideolojik körlük
Beşinci ise, ülkenin birlik ve dirliğini önceleyip aklı, sabrı ve metaneti kullanmak yerine, nefsin ”stratejik” arzularına ve müstevlilerin siyasi emellerine “deva” diye sarılmaktır.
Bardağın dolu tarafına gözleri kör olanlar; istifa eden bakanın yazım hatalarını, sosyal medyadan acemice istifasını, ekonomiyi kötü yönetmiş olmasını görüyorlar da; beş yıldan beridir yaşadığı linçleri, yeni doğmuş bebeğine yapılan hakaretleri, alternatif enerji konusunda Türkiye’ye yaptığı katkıları, milli ekonomi için verdiği kavgayı ve araştırma, sondaj gemilerini Türkiye’ye kazandırmak için yaptığı emeği görmüyorlar.
Akdeniz’de neden bu kadar üzerimize yükleniyorlar sanıyorsunuz?
Türkiye’nin donanması eskiden Akdeniz’de yok muydu?
Vardı.
Peki, neden o zamanlar bu emperyalist vampirlerin hedefinde değildik?
Çünkü; esas olan, milli imkanlarla sismik araştırma yapmak, milli imkanlarla sondaj yapabilmek.
Şimdi Türkiye bunu yapıyor.
Bunun için ülkemize on yıl yetecek doğal gaz bulundu Karadeniz’de.
Bütün bunlarda her iki bakanlık döneminde de Berat Albayrak’ın payı nedir biliyor musunuz?
Bilmiyorsunuz.
Ya da biliyorsunuz fakat, derdiniz bağcıyı dövmek.
Derdiniz birlik, beraberlik, adalet, topyekün kalkınma, refah, sosyal adalet, huzur gibi kavramlar olsaydı, eminim, 18 yıl önce bu ülkeyi idare edenlerin, batıdan bir milyar dolar borç almak için Lüksemburg’da kimlere yalvardığını da hatırlardınız.
Deprem paraları ile memur ve emekli maaşlarının ödendiğini de hatırlardınız.
İflas etmiş esnaf kasalarının Başbakanların suratına fırlatıldığını da hatırlardınız.
Merkez Bankası rezervlerinin; 28 Şubat paşalarına ve destekçisi bankalara verilerek tamamen boşaltıldığını da hatırlardınız.
Şimdi, bir bakanın istifasını Türkiye’nin bittiğine, battığına yoranlar, Erdoğan’ı sıkıştırmak ve Türkiye’yi de ekonomik olarak iflas etmiş göstermek için adeta çırpınıyorlar.