Vaniköy Camii banisi Vani Mehmed Efendi kimdir?
Vaniköy Camii’nin banisi Vani Mehmed Efendi tarihe damga vuran işlere imza atmış büyük bir alim ve devlet adamıydı. Sabetay Sevi’nin sorgulamasını yapan Mehmed Efendi, Türklerin İslamiyet üzerindeki etkisini anlattığı çalışmalarıyla kendinden sonra gelen bir çok fikir ve ilim adamında da ışık tuttu.
İstanbul Boğazı’nın sembollerinden biri olan Üsküdar'daki tarihi Vaniköy Camisi henüz belirlenemeyen nedenle yanarken tarihi camiden geriye sadece minaresi kaldı. 1670 yılında Vani Mehmet Efendi tarafından yaptırılan caminin kısa sürede restore edileceği de duyuruldu. Boğaza hakim dış avlusu, cumbalı lojmanıyla Boğazın en mahrem sırlarından biri gibi gizlenen bu güzel cami ve banisinin ardından ise büyük bir hikaye yatıyor.
Caminin banisi Vani Mehmet Efendi, hem camiye hem de Vanlı olmasından dolayı caminin bulunduğu semte adını veren çok önemli bir zat.
KARABAĞ’DA EĞİTİM ALDI
Bir çok kaynağın ortak ifadesine göre Van’ın Hoşap kasabasında dünyaya geldi. Babası Bistâm Efendi’dir. Doğduğu şehre nisbetle Vanî ve Hoşâbî namıyla anıldı. İlim tahsiline Van’da başlarken daha sonra Tebriz, Gence ve Karabağ’da ilmini geliştirdi. Karabağ’da hocası Molla Nûreddin Efendi’nin yanında on yıla yakın bir zaman kaldıktan sonra Erzurum’a geçti. Burada Köprülüzade Fazıl Ahmed Paşa tarafından fark edilerek İstanbul’a davet edildi. Fazıl Ahmed Paşa, Mehmet Efendi’yi padişah 4. Mehmet ile tanıştırırken kısa sürede padişahın büyük takdir ve beğenisini kazandı. Vaazları ve dersleri çok beğenen padişah adeta Mehmet Efendi’yi yanından hiç ayırmadı. Mehmed Efendi’ye, İstanbul’da Yenicami kürsü vaizliğine, hâce-i sultânîlik görevine, Şehzade Mustafa’nın hocalığına ve hünkâr vaizliğine kadar çok önemli görevler verildi. 1683’teki II. Viyana Kuşatması’na ordu vâizi olarak katıldı. Kuşatma sonrası yoğun baskılar sonucu padişah tarafından Bursa’nın Kestel ilçesine sürüldü ve ömrünün geri kalanını burada sürdürdü.
SABATAY SEVİ’NİN MÜSLÜMAN OLMASI
Devrinin büyük alimlerinden olan Vani Mehmet Efendi’nin tarihe geçtiği iki konu ise günümüzde bile güncelliğini yitirmedi. Bunlardan ilki Sabataylığın kurucusu olarak bilinen Sabatay Sevi’nin sorgulanmasıydı. Kabala’yı kendince yorumlayarak kendisini Mesih ilan edilen Sevi kısa sürede adını tüm Avrupa’da duyurdu. Bir anda Yahudi ve Hıristiyan aleminin karşı karşıya getiren bu adamın durumu yüzünden Avrupa’da birçok ticari faaliyet tehlikeye girdi. Bazı Avrupa devletlerinin şikâyeti üzerine Osmanlı yönetimi, Sabatay Sevi’yi İzmir’den İstanbul’a getirterek Vezîriâzam Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa’nın da içinde bulunduğu bir mecliste sorguladı. Sorgulamanın ardından Kilitbahir Kalesi’nde hapsedildi. Ancak taraftarları ayaklanınca yeni bir sorgulama yapıldı.
DÖNMELİK BÖYLE DOĞDU
17 Eylül 1666 tarihinde padişahın gözetiminde padişahın hocası Vanî Mehmed Efendi ve Şeyhülislâm Minkārîzâde Yahyâ Efendi tarafından sorgulandı. Yahudi hukukunda yer alan hayatın ölüme tercih edilmesi prensibinden hareketle Sabatay müslüman olmayı kabul ettiğini söyledi ve Aziz Mehmed adını aldı. Taraftarları Sabatay’ı yalancılıkla itham edip geri dönerken küçük bir grup onu takip ederek müslüman olduklarını söyledi ve daha sonra “dönme cemaati” denilen grubun temelini teşkil etti. Diğer küçük bir grup da Sabatay’ın mesîh olduğuna inanmaya devam ederek yahudi Sabatayistler adını aldı.
Vanî Mehmed Efendi’nin gözetiminde sarayda İslâmî eğitime tâbi tutulan Aziz Mehmed Efendi bu eğitim sırasında hem şeriat hem tarikat bilgisi aldı. Sabatay Sevi’nin Müslüman olmasıyla ilgili olarak Vânî Mehmed Efendi; “Bu adamın Müslümanlığı kalbî hisler ve ihlâs ile kabul ettiğine kâni değilim. Fakat dînimiz şüpheyi reddeder ve kişinin îmânı üzerinde hüküm ancak cenâb-ı Hakk’ındır. Bu îtibârla ihlâsla Müslüman olmasını niyâzdan başka şey yapamam” demiştir.
HZ. ZÜLKARNEYN’İN OĞUZ KAĞAN OLDUĞUNU SÖYLEDİ
Yanan Vaniköy Camii’nin banisi olan Mehmet Efendi, tarihe geçen ikinci icraatı ise Türklüğün İslamiyet üzerindeki etkisini artırmaya yönelik çalışmalardır. O döneme kadar Yahudi, Hıristiyan, Arap ve İran kaynaklarından Türkler hakkında hep olumsuz nitelemeler bulunurken kadim dini öğretilerde bahsedilen ve Kur’an-ı Kerim’de geçen Yecüc ve Mecüc’ün Türkler olduğu iddia ediliyordu. Mehmed Efendi ise Arâisü'l-Kur’ân ve Nefâisü'l- Furkan isimli tefsirinde Kur’ân'da bahsi geçen Zülkarneyn'in, Oğuz Kağan olduğunu söylemiş, hatta “bu hususta tereddütü mucip olacak bir nokta yoktur" ifadesiyle kanaatini belirtmiştir. Konunun detayları ise Arâisü'l-Kur’ân ve Nefâisü'l- Furkan daha derin bir şekilde izah edilmiştir.
“İSLAMİYETİN HAMİSİ TÜRKLERDİR”
Mehmed Efendi bir başka konuda daha yaptığı tefsirle dikkat çekmiştir. Ku’an-ı Kerim’deki kıssaları konu edinen Araisü’l Kur’an eserinde Vani Mehmet Efendi, Tebük Seferi’ne katılımda Arap toplumunun isteksiz tutumunun eleştirildiği Tevbe suresi 39. ayetini çok farklı yorumlamıştır. Kur’an’da Tebük Seferi’ne çıkmaktan kaçınan kimselerin azaba uğratılma uyarısını; dünyada düşmanlarının kendilerine üstün gelecekleri, âhirette de yakıcı bir azapla karşılaşacakları şeklinde, diğer tefsirlerde de yer alan bilgileri aktaran Vânî, “yerinize başka bir millet getirir” ifadesinde, Arapların yerine getirilen milletin Türkler olduğunu belirtmiştir.
Vani Mehmed Efendi başta bu iki yorumu olmak üzere yaptığı çalışmalarla Türklerin İslam dünyasının bayraktarlığını, koruyuculuğunu, liderliğini yaptığı hususunda günümüze de ışık tutacak çok önemli hususlara fikir babalığı yapmış ve eserlere imza atmıştır.
KAYNAK: HABER7