Hz. Ali Diyor ki -3
Merhum Mehmet Akif Ersoy’un Arapça aslından Türkçeye kazandırdığı Hz. Ali’den Devlet Adamlarına Öğütler adlı eserinden bazı bölümleri zaman zaman sizlerle paylaşacağımı söylemiştim ve bundan önce iki makalemizle birlikte bu paylaşımı yapmıştık.
Paylaşımlarda iki amacımız var:
Birincisi günümüz devlet yöneticilerini, Saadet Dönemi yöneticilerimizin uygulamalarından haberdar etmek; günümüze ulaşan temel kaynaklarımızdaki somut hakikatleri sık sık gündeme getirerek, ana kulvarımızdan olabilecek sapmaların önüne geçmektir.
İkincisi de, TBMM’de kabul edildiği gibi, bu yılın “İstiklal Marşı ve Mehmet Akif Yılı” olduğunu hatırlatarak hem büyük veli ve devlet adamı Hz. Ali’yi (kv), hem de İstiklal Marşı Şairimizi rahmetle anmak.
İyi Niyeti Yaygınlaştır
Bilmiş ol ki, yönetici ile halk arasında karşılıklı güven ve iyi niyeti temin eden şey, yöneticinin halka hizmette bulunması, yüklerini hafifletmesi ve adaletle hükmetmesidir.
O halde insanlar arasında iyi niyetin gelişmesini sağla.
Zira seni zorluk ve sıkıntılardan ancak onların iyi niyeti kurtaracaktır.
Onlara yapacağın bu iyiliklerin mükâfatını, sana karşı duyacakları güven ile alacaksın.
Onlara kötü muamele etmenin karşılığı ise, sana duyacakları düşmanlıktır.
Güzel Adetleri Devam Ettir
Bu ümmetin ileri gelenleri tarafından işlenerek herkesin benimsediği ve halkın iyi bir şekilde tatbik ettiği güzel bir âdeti sakın kaldırayım deme.
Bu güzel adetlerin faydasını giderecek yeni bir şey oluşturmaya da asla kalkışma.
Çünkü mükâfat o iyi âdeti koyan kimsenin vebal ise onu kaldırdığından dolayı senin olur.
Daima Danışarak İş Yap
Memleketin yararına olan tedbirleri tespit etmek ve senden evvel insanlara huzur, güven, doğruluk ve iyilik sağlayagelmiş şeyleri devam ettirmek hususunda âlimler ve arifler ile sürekli olarak görüş ve danış.
Toplumdaki Kesimler
İyi bil ki, toplumda çeşitli kesimler vardır.
Bunlardan her birinin sağlık ve iyiliği diğerlerinin sağlık ve iyiliğine bağlı olup, bunlardan hiç biri diğerlerinden ayrı ve bağımsız olamaz.
Bunların kimi Allah yolunda ve vatanı için askerlik eden, kimi kamu görevlisi, kimi tahsildar, kimi vergi mükellefi, kimi ticaret ve zanaat erbabı, bir diğeri de ihtiyaç sahibi fakir ve yoksullardır.
Cenab-ı Hak bunlardan her birinin vazife, hak ve yükümlülüklerini bildirmiştir.
Bunların hepsi ya Allah’ın kitabıyla ya da muhterem Peygamberimiz (sav) Efendimizin sünnetiyle belirlenmiş ve daima yürürlükte olan mahfuz bir kanun halinde bizlere tevdi buyurulmuştur.
Askerler devletin ve halkın güvenliği, dinin izzeti ve asayişin vasıtalarıdır.
Devlet ancak bunların sayesinde ayakta durabilir.
Buna mukabil devletin desteği olmadıkça da asker ayakta duramaz.
Askerlerimizin düşman karşısında başarılı olmalarının sebebi, kendi yolunda savaştıkları için Allah’ın onlara verdiği güç ve üstünlüktür.
Asker ile tüm sivil kesimler arasındaki irtibatı, iyi geçimi sağlamak senin vazifendir.
Fakir ve ihtiyaç sahibi kimselerin teşkil ettiği yoksul kesimin varlığını sürdürüp ayakta kalabilmesi diğer kesimler üzerinde bir yükümlülüktür.
Bu kesimlerin her birinin Allah’tan kısmeti ve haceti miktarınca yönetici üzerinde hakkı vardır.
Yönetici, Allah’ın kendisini görevlendirdiği, bu yükümlülüğün altından ancak bizzat ve azami ihtimamla ve Allah’ın yardım ve desteği ile bir de, ağır veya hafif bütün işlerde nefsini; doğruluğa, sabra ve tahammüle alıştırmakla olur.
Konuların daha iyi anlaşılabilmesi için, olabildiğince metnin aslına sadık kalarak çok küçük müdahalelerde bulunmak zorunda kaldığımı ve aralıklarla da olsa bu konuya devam edeceğimizi söylemeliyim.
Sağlık ve afiyet dileklerimle...