Bir İhanetin Beşinci Yılı
İnsanlık tarihinin ender kaydettiği bir ihanetin yarın beşinci yıldönümünü yaşayacağız.
Aradan yıllar değil, asırlar da geçse bu ülkenin sütü temiz, aslı ve asaleti bozulmamış hiçbir ferdi bundan beş yıl önce yaşanan o emsalsiz ve zalimce kurulan tuzağı unutamaz.
Çünkü;
Bu coğrafya mazlumların duasını aldığı kadar, çok sayıda şehitler verdi ve gaziler de gördü.
Aynı şekilde darbeler ve ihanetler de gördü, fakat bunun kadar ülkenin insan, para, din ve duygu kaynaklarını kullanarak, dışarıdan desteklenip yıllarca sureti haktan görünerek içeride yuvalanan bir başka ihanet görmedi.
Şüphesiz bütün ihanetler, kendinden olan yerli olan insan malzemesini kullanır.
Bütün ihanetler iki yüzlüdür.
Bütün ihanetler sinsidirler ve yaltaklanma konusunda ustadırlar, güç ve kudret sahibi oluncaya dek sessiz ve derinden yürürler.
Hemen hemen bütün ihanetlerin düşman ile sıkı bir bağı ve bağlantısı olmuştur.
Bu ihanet, ortaya çıkışı ve akamete uğratılışı bakımından son derece sevindirici, fakat bu ülkeye verdiği zarar ve ziyan bakımından telafisi yıllar sürecek kanlı bir girişim oldu.
Zira bu ihanet, Türkiye’de, yarım asır boyunca, sadece büyük şehirlerden değil, kasabalardan, köylerden devşirdiği fakir ve zeki çocuklarla birkaç kuşağın heba edilmesine sebep oldu.
Yardımlaşma ve paylaşma konusunda son derece duyarlı olan halkımızın bu hassasiyetlerini istismar ederek, ekonomik olarak güçlü olan kesimlerimiz başta olmak üzere, toplumumuzun büyük bir kesiminin bu yöndeki duygularını neredeyse tamamen bitirdi.
Bu ihanet, birçok ailenin parçalanmasına, insanımızın bu sebeple birbirinden koparılarak büyük acılar yaşamasına, işsiz kalmalarına, iş, ev, ve mekan değişimlerine sebep oldu.
Bu ihanete mensup olan kişilerin birçoğu kendilerini gizleyerek, daha önce çeşitli sebeplerden dolayı husumet duydukları veya kıskandıkları yüksek bürokrat, memur ve işçileri devlet kurumlarına şikâyet ederek telafisi imkansız mağduriyetlere, boşanmalara, işsiz-güçsüz kalmalarına sebep oldular.
En önemlisi de bu ihanet; toplumumuzun tek dayanağı, birbirine bağlılığının tek kaynağı ve çimentosu olan din duygusunun zayıflamasına sebep oluşudur.
Belki zamanla diğer birçok zararların telafi edilmesi sağlanabilir, fakat insanımızın birbirlerine olan ve hele hele dindarlara olan saygı ve güven duygusunu telafi etmek çok uzun yıllar alabilir.
Bu konuda devletin, devlet kurumlarının ve hepimizin son derece dikkatli ve duyarlı olmamız gerekir.
Benim de yakından bildiğim bazı mağduriyetlerin varlığını hiç kimse inkâr edemez, adaleti uygulamasını beklediğimiz devlet, tek bir kişinin bile adaletsizliğe maruz kalmasına müsaade etmemelidir.
Devlet, adalete, kılı kırk yararcasına dikkat etmelidir; son zamanlarda bir takım yayın ve basın organlarında suç işlediği kesin olarak kanıtlanmış şahısların az ceza aldıklarına ve hatta hafif cezalarla salıverildiğine dair söylentiler, aslı olsun, olmasın didik didik edilip yeniden araştırılıp, soruşturulup cezaları ona göre verilmeli.
Yine aynı şekilde, Sayın Bakanımız Abdülhamit Gül’ün bizzat yakından takip edeceği bir ekiple birlikte; mağdur kişileri, aileleri tekrar tekrar dinlemeli, araştırmalı ve bu insanları zalim ve hain FETÖ ihanetinin sebep olduğu mağduriyetin pençesinden kurtarıp topluma kazandırmalıdır.
Herkesin dilinden düşürmediği, fakat uygulamada çok ağır emekler verilerek ortaya konulması gereken adalet, öyle bir şeydir ki, bir memlekette tek bir kişi bile adaletsizliğe uğradığında bunun yankıları dalga dalga büyür ve sonuçta gelip sizi vurur.
Bir bakıma ben, bu sosyal olgu ve ölçünün temelinde Peygamber Efendimizin (sav) şu kutlu sözünü görüyorum: “Bir mü’min, başka bir mü’min kardeşini suçladığı günahı işlemeden bu dünyadan göçmez”.
Devlet adına sorumluluk taşıyan her fert, bu ihanet ve cinayet örgütünün mensuplarını titizlikle izlemeli, ayıklamalı, cezalandırmalı ve mağduriyetleri de gidermelidir.
Evet bu ihanet çetesini örgütleyip yönetenler, üzerinde yıllarca çalışılmış zekice bir planlamayla, bu ülkede, çok büyük ve derin yaralar açtılar, ancak, bu devlet de onlardan daha zekice ve akıllıca davranarak bu yaraları sarmaya çalışmalıdır.
FETÖ, 15 Temmuz 2016 yılında, emsalsiz bir ihanetin en acımasız örneğini vererek bu ülkede yüzlerce masum insanın kanını akıtmıştır.
Bu olayda şehit olanları ve diğer tüm şehitlerimizi, gazilerimizi saygıyla ve minnetle selamlıyor, unutulmayacak olan eşsiz cesaretlerini ve hatıralarını millet olarak dualarla yad ediyoruz.
BİR NOT VE BİR ÇAĞRI
Birkaç gün önce, CHP’nin yandaşı bir kanalda, ömrünü mütedeyyin camiayı karalamaya adamış Ayşenur Arslan’ın programında, Müslümanlara hakaret eden CHP İzmir milletvekili Atilla Sertel’i, onun bu hakaretlerine çanak tutan Arslan’ı ve TV kanalını şiddetle kınıyor ve vakti müsait olan herkesi bu kişiler ve kurum hakkında suç duyurunda bulunmaya, ayrıca tazminat davası açmaya davet ediyorum.
Ferman Karaçam - Haber 7
fermankaracam@gmail.com
fermankaracam@twitter.com
twitter.com/fermankaracam
facebook.com/fermankaracam