Ömerlerden Ne Haber ?
Hep yazıyoruz;
Konuşuyoruz, okuyoruz, uyarıyor ve dahi uyarılıyoruz:
ABD ve Avrupa adeta adı henüz konmamış savaşın müttefik kuvvetleri gibi, kanlı ellerini Meclis kürsülerimize kadar uzatıp bizi tehdit etmeye başladı, zira Kuzey Irak ve Suriye’de asker bulundurmamıza şiddetle karşı çıkıldı, bürokratlar tehdit edildi, on ülke büyükelçileri tarafından yargıya parmak sallandı, Rusya güneyimizden hem bombalıyor, hem de bombalatıp güvenlik güçlerimizi şehit ediyor, Kıbrıs’ta, Balkanlar’da, Trakya’da, yeni yeni üsler kuruyor, adaları silahlandırıyorlar.
Kabzımalların elindeki sebze ve meyveler toptan alınıp, geceleri TIR’larla tenha yerlerde çöplere ve denizlere atılıp, pahalılık körükleniyor.
Kısacası Türkiye, tarihte benzerini ender gördüğümüz bir şekilde kıskaca alınıp, yeniden prangalanmak isteniyor.
Bütün bunların hepsi doğru.
Fakat öyle bir hakikat var ki, bu hakikat, diğer bütün doğruların önüne geçer.
Eğer, yönetme erkini üzerinde bulunduranların elinde yeteri kadar; doğru, adil, asil, vakur, ehil, inançlı, bilgili ve kararlı insanlardan oluşan kadrolar yoksa ve bu kadrolar birlik, beraberlik içinde hareket etmiyorlarsa, içeride ve dışarıda bu kadar düşmanla baş etmek hayaldir.
Yani yirmi yıldan beri iktidarda olup, dalları ve meyveleri sınırlarımız dışına kadar taşan AK PARTİ ağacı 15 Temmuzda olduğu gibi dimdik duramazsa, Allah korusun hem kendileri, hem de ülkemiz hepimiz kaybederiz.
Bunu sadece ben değil muhaliflerin birçoğu söylüyor ve kabul ediyor.
Durumu çok iyi bilen Başkan Erdoğan, AK PARTİ 2019 yılı Ekim ayı başlarında 7. olağan kongresine hazırlanırken, kongreden bir ay kadar önce 27 Ağustos günü MKYK’da yaptığı bir konuşmada şunları söylemişti:
“ Bana öyle isimler bulun ki, o ilin Ömer’i olsun.
Sözüne güvenilen isimler olsun.
Şaibesi olmasın.
Gençlik kolları ve kadın kollarında da aynı şeyi yapın.
Madem elimizde bir insan kaynağı havuzu var.
Bunu değerlendirelim.
O ilin ileri gelenlerine danışın, sorun.
Göreve getireceğimiz kişi birleştirici unsurları taşısın.
Ekipleşmelere izin vermeyeceğiz” demişti.
Ömer (ra) deyip geçmeyin, dünya tarihine sadece adaleti ile değil; yönetimi ile liyakatli ve ehil insanları göreve getirmesi ile feraseti ve basireti ile inancına olan samimiyet ve cesareti ile Hakk’ı batıldan ayırıp temizleyerek Faruk sıfatı kazanması ile ilmi, irfanı ve hizmetleriyle, İslam ve insanlık tarihine kazandırdığı kurum ve kuruluşları ile bildiğimiz büyük devlet adamı.
Peygamber Efendimizin (sav) ellerinde özenle yetişmiş ikinci şahıs.
Hz. Ömer (ra) adalet konusundaki duyarlığı, öncülüğü ve uygulamalarıyla sadece bizim medeniyetimiz için değil, tüm insanlığın uygarlık geçmişinde büyük bir değer, geleceğinde de aşılamayacak olan, ufukları aydınlatıcı bir meşaledir.
Onu örnek alıp, ona tutunan, Önderimizin (as) ifadesi ile kurtulacaktır.
Zira Hz. Ömer’in şu ifadesini duyan kulaklar, idrak eden beyinler ne demek istediğimi anlayacaklardır:
“ Bir adamın şöhretine, görünüşüne aldanmayınız.
Bir insanın namaz ve niyazına bakmayınız, aklına ve doğruluğuna bakınız. “
Bunu çok iyi bilen, tâ çocukluğundan ve gençliğinden itibaren yani, İmam Hatip Okulundan itibaren bunun eğitimini alan Başkan Erdoğan düşünerek ve tasarlayarak Hz. Ömer (ra) örneğini vermiş, partisinin en yetkili organında MKYK’da yaptığı konuşma ile teşkilatlarda Ömerlere yer verilmesini istemiştir.
Bugün bu ülkenin ihtiyacı olan da budur.
Geçmişte dışarıdan aldığı direktif, emir ve desteklerle içeride azgınlaşan ve Sultan Abdülhamid’i tahttan indirerek, koca Osmanlı’yı paramparça eden İttihat Terakki ve Jön Türklerin tıpatıp devamı olan bugünküler;
Hiç şüpheniz olmasın gemi azıya almışlardır.
Bunlar bu cesareti nereden buluyor sanıyorsunuz?
Eğer o gemi elinde tutanların verdiği destek olmasa, bunlar böyle korkusuzca ve pervasızca davranabilirler mi?
“ Biz kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz “.
Bu ülkenin yönetimi, Irak yönetimini ikna edecek ve askeri de canı pahasına Suriye’de, Irak’ta operasyonlar yaparak PKK’yı bitirme noktasına getirecek ve bu operasyonların devamı istenecek, CHP mecliste buna hayır diyecek.
Güldürmeyin beni..!
CHP’de bu cesaret var mı?
2015 yılından, 2019’a kadar meclise gelen tezkereler, bugün meclise gelenle aynıdır, peki ne oldu da, geçmişte dört yıl boyunca CHP o tezkerelere “evet” oyu verdi de, bugünküne HDP ile bir olup, tezkereye “hayır” dedi?
Bugün artık CHP’si sırtını HDP’ye, HDP’de PKK/YPG’ye ve onlar da ABD’ye yaslamışlardır.
Türkiye’de bunu bilmeyen ilkokul çocuğu dahi yoktur.
CHP eğer mecliste bu tezkereye parmak kaldırmıyorsa, o parmaklar CHP’ye ait değildir.
2023’e adım adım yaklaştıkça bunu daha net göreceğiz.
Bütün bunların önüne biz ancak, Ömerlerle geçebiliriz.
Etkisi ve yetkisi olan tüm kadrolar tek tek kendisini kontrol etmelidir, Başkan Erdoğan’ın dediği gibi teşkilat ve kadrolar Hz. Ömer’e benzemiyorsa, onun çizgisinden sapıyorsa, helalı haramdan ayırmıyorsa, hepimize geçmiş olsun...!
Eğer tüm kadrolar ve teşkilatlar 15 Temmuzda olduğu gibi liderin arkasında omuz omuza, dimdik duruyorlarsa, o gece olduğu gibi üzerimize yukarıdan bomba da yağdırsalar, bu ülkenin Hakka ve Hakikate susamış insanını durduramazlar.
Bizden söylemesi.
Zira Hz. Ömer der ki:
“ Bana hatalarımı hatırlatıp, gösteren adamdan Allah razı olsun”.
Biz de bu rızaya talibiz.
Ferman Karaçam - Haber 7