Kutsal İnek

Kutsal İnek

Kültür Edebiyat

Sizce, son yılların en kutsal ülkesi hangisidir?

İsrail mi dediniz?

Hayır, hayır bilemediniz.

İsterseniz ipucu vereyim, yakın komşularımızdan birisidir..?

Evet, bildiniz: Yunanistan.

Aslında soruyu şöyle sormalıydım: Batı dünyası için bütün zamanların en kutsal ülkesi hangisidir?

Doğru cevap: Yunanistan’dır.

Yunanistan, Hristiyan alemi için boş verilemeyecek, terk edilmeyecek, hafife alınamayacak bir ülkedir.

Kendileri ister kapitalist, ister muhafazakar, ister sosyalist, ister komünist veya faşist olsunlar, söz konusu Yunanistan ise, ne olursa olsun onu yalnız bırakmaz, ondan bağlarını koparmazlar, çünkü; hepsinin atalarının ortak mezarları Olympos dağının eteklerinde sırt sırta yatarlar, inançları, imanları budur.

Çok eskilere gitmeye gerek yok.

Mesela dünyanın patronajını ABD’ye vermeden önce İngiltere’ye ve peşine taktığı diğer Avrupa ülkelerine bakalım:

Yunanistan’ın; başkentini İstanbul, yani Konstantinopolis olarak hayal ettiği Doğu Roma İmparatorluğu'nu diriltmesi fikri olan Megali İdea’sına İngiltere çoğu kez açıktan, bazen de el altından destek vermiştir.

1821 yılında Yunanistan, Osmanlı'ya karşı ilk isyan ettiğinde bu isyanı güçlü şekilde desteklemişlerdir.

Aslında isyanı kendisi tezgahlamış, Fransa, Rusya desteklemiş, ABD ise gönüllü asker vermiştir.

1830 yılında Londra Antlaşması ile İngiltere, Yunanistan’ı Osmanlı'dan koparmada baş rolü oynamıştır.

Daha küçük yaşlarda Helenizim hayranlığı ile yazdığı şiirlerinden dolayı meşhur olan ve İngiltere’nin en kritik dönemlerde Başbakanı olan LIoyd George, Yunan Başbakanı Venizelos’un Megali İdea’sına hatta, Osmanlı'dan toprak istemesine destek vermiş, bununla da yetinmemiş, İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilmesini teşvik etmiştir.

Biraz tarih karıştırınca görüyoruz ki, tüm Avrupa devletlerini; Fransa, Amerika, İtalya gibi ülkeleri de arkasına alan İngiltere,

1864 yılında İyonya Adaları'nı, 1881 yılında da Teselya’yı Yunanistan’a verdi.

Böylece Yunanistan, batılı ülkelerin şemsiyesi altında Doğu Akdeniz’deki gücünü arttırmış oldu.

Ayrıca, Balkan Savaşları'nın ardından, başta Girit Adası olmak üzere Güney Epir’i, Selanik’i, Makedonya’nın ve Ege adalarının neredeyse tamamını Yunanistan, batılı devletlerin desteğini alarak elde etmiş, böylece 60 küsur bin km2 kadar olan topraklarını %100 arttırarak yaklaşık 120 bin km2’ye kadar çıkarmıştır.

Diğer taraftan Birinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından 1919 yılında Paris’te toplanan sözde barış konferansı Yüksek Konsey üyeleri Fransa, İtalya, Amerika ve İngiltere, Batı Anadolu topraklarının Yunanistan tarafından işgalini büyük iştiyakla desteklemişlerdir.

Son zamanlara gelirsek; evvela Almanya, bazı adaları satılığa çıkaran, ekonomik olarak tamamen tükenmiş bir Yunanistan’ı kurtardı.

O zamanlar Yunanistan’da iktidarda olan genç sosyalist Başbakan Aleksis Çipras, Marks’ın kurtarıcı iktisadi formülleri artı-ürün ya da diğer adıyla artı-değer teorisinin sihirli yöntemleriyle Yunan ekonomisini kurtarmaya çalışırken, iyice batırdı ve Yunanistan’da ayaklanmalar, isyanlar başladı.

Mesele biraz daha büyümeden Almanya’nın bayan şansölyesi muhafazakar partili başbakan Angela Merkel derhal imdada yetişti ve milyar euroları Atina’ya akıtarak ülkeyi “satılmaktan” kurtardı.

Yunanistan ayağa kaldırılınca bu defa Avrupa Birliğinin diğer büyük üyesi olan Fransa’ya sıra geldi; o da, büyük büyük dedelerinin isimlerinin aynı soy kütüğünde yan yana yazılı olduğu kutsal Yunan topraklarının (!) savunması için her türlü desteği verdi.

Hatta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron haftalarca mekik dokuyarak Mısır, İsrail, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Yunanistan’ın Akdeniz’de Türkiye’ye karşı birlik olmasını sağladı.

Türkiye ile Libya arasında yapılan Deniz Yetki Anlaşması'nın bozulması için Libya yetkililerine kimi yalvardı, kimi tehdit etti.

Yunanistan’a süresi dolmuş askeri araç, gereç, silah, uçak, mühimmat ve özellikle cesaret vererek Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı efelenmesine sebep oldu.

Ardından İngiltere, her zamanki sessiz ve derinden yaptığı sinsi atakları ile daha önce bizzat kendisinin çok iyi bildiği uluslararası sözleşmelere aykırı olarak, hemen dibimizdeki Yunan adalarını silahla doldurdu.

GKRY’deki üssünü de tahkim ederek güçlendirdi.

Ya Amerika?

Koskoca Truva Savaşları'nın sebebi olan güzeller güzeli Helen’e aşık olan sadece Avrupa mıdır sandınız?

Süper güç ABD’nin de, PKK ile doğudan ve güneyden bizi kuşatması yetmedi, Akdeniz’den etrafımızı dolanarak, nihayet gelip burnumuzun dibindeki Dedeağaç’ta da üs kurdu.

Biz pek beceremiyoruz fakat, demek ki inanç kardeşliği hiç değişmiyor; Frenk alemi şimdi de hep birlikte bize gözdağı, Yunanistan’a cesaret verip üstümüze salıyor.

Bunu anladık da; daha dün Anadolu’da ve Kıbrıs’ta bebelerimizi süngüleyen ve bizden toprak isteyen Venizelos’dan beri bu barbarlara, cesaretin daha fazlası içeriden verilince insanın canı yanıyor..!

Öyle anlaşılıyor ki, David Duchovny’nin hayvanlardan hareketle insanları hicveden meşhur “Kutsal İnek” romanını bir kez daha okuyarak, bu dramatik manzaraya acı acı güleceğiz.


Ferman Karaçam - Haber 7 



 fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam 

 

Paylaş