Türkiye’ye Yakışıyor mu?
Geçenlerde İstanbul’a yağan kar sebebiyle ortaya bir beceriksizlik, bir yönetim aczi yeti çıkmışsa bunun sebebi İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu değildir.
İnanarak söylüyorum bunu.
Çünkü her insanın belli bir kapasitesi vardır, elli gram elli gramdır, onu, üç yüz grama tamamlamak isterseniz, ya yemin edip yalan söyleyecek ya da tartarken bir şekilde haram katacaksınız.
İmamoğlu’nun gramına hem haram katılmış, hem de yalan söylenmiştir.
Ekrem İmamoğlu büyük ve küresel bir projeyi Türkiye’de uygulamak isteyenlerin ellerindeki bir mermiydi, attılar ve vurdular.
Vurdular çünkü yabancılar bizim sosyal dokumuzu, son derece yakından izliyor, bilimsel verilerle sosyolojimizi tahlil ediyor ve nabız atışlarımıza göre şerbet veriyorlar.
Meteoroloji günler öncesinden İstanbul’a kar yağacağını söylemesine rağmen İBB Başkanı, tam da o sırada İngiliz Büyükelçisi ile Boğaz’da balık yemeğe gidiyor, bir gün önce pazartesi günü de Amerikan büyükelçisi ile Saraçhane’de, kendi odasında görüştü.
Sürekli yabancı elçilerle görüşülüyor.
50 gramlık başkanı kimlerin 300 grama tamamlamak için çalıştığı açıkça görülmüyor mu?
Peki, ismi ilk ortaya atıldığında, başta Gürsel Tekin olmak üzere birçok CHP’linin, İmamoğlu’nda İstanbul’u yönetme çap ve ehliyeti olmadığını söyledikleri halde, herkesin de bunu bildiği halde, Ekrem İmamoğlu İstanbul’u nasıl kazandı?
Onun oraya gelmesinde kimlerin kabahati varsa, bu sorumluluğu açık yüreklilikle kabullenmek, ilerideki hataların da önüne geçecektir, aksi takdirde, bugünkü İBB yönetimini ve İmamoğlu’nu suçlamak hataların üstünü örtmek olur ki, bu da, yeni ve daha büyük hatalara kapı aralamak demektir.
Öyle ise bunları sıralayalım da herkes payına düşeni alsın:
1- Davutoğlu gibi nefsi, hırsı aklının önünde seyreden bir kişi ile yıllarca beraber çalışıp da, ondaki bu özelliği göremeyen ve seçimlere gidilirken onun gibi dengesiz bir adamın oluşturduğu teşkilatlarla seçime giden AK PARTİ’nin o dönemdeki yönetimi, yani MKYK’sı suçludur.
2- Seçme ve seçilme yaşını 18’e indirerek anayasa maddesi haline getiren AK PARTİ hata yapmıştır.
Bugün giderek bütün dünyada sorumluluk yaşı yükselirken, ölçmeden, biçmeden, araştırmadan bunu anayasaya koymak hem partinin kendisinin, hem de Türkiye’nin faydasına olmamıştır.
Aslında Türkiye’de bu yaş meselesi ile gereksiz bir şekilde, geçmişte de çok oynanmıştır.
Mesela bakın,
Seçme yaşı: 1876’da 25 iken, 1924’te 18, 1934’te 22, 1982’de 21, 1987’de 20, 1995 yılında 18, 2017 referandumunda da yine 18 olmuştur.
Seçilme yaşı ise: 1876’da 30, 1920’de 30, 2006’ da 25 ve 2017 yılında yapılan referandum ile 18 olmuştur.
Türkiye’de birçok kimse seçme ve seçilme yaşının 18’e indirilmesi konusunun etrafından dolanıyor, esasa girmiyorlar, fakat ben açıkça söylüyorum: Bu maddeyi çıkaranlar pişman oldu, o zaman karşı çıkanlar da şimdi memnun oldular, o sebeple konuşulmuyor, bunun yerine Z kuşağı falan diyorlar.
Madde mecliste oylanırken CHP’lilerden yumruk yiyen AK PARTİ’li vekillere soruyorum:
A) gelecek seçimlerde aday olursanız, bölgenizde, uğruna yumruk yediğiniz o maddeden dolayı, 18 yaşındaki seçmenlerin kaçta kaçı size oy verecek?
Ayrıca diyelim ki, şimdilerde pişman oldunuz ve bu maddeyi değiştirmek için mecliste oylama yapıyorsunuz, bu sefer de CHP’li vekiller değişmemesi için size yumruk atmazlar mı?
B) Son yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde partinizin adayı olan Binali Yıldırım mı, yoksa CHPnin adayı olan İmamoğlu mu 18 yaş grubundan daha fazla oy aldı?
C) Partinizden 18 yaşında birini meclise gönderip, onu bakan yapacak mısınız, yoksa sadece siyasi sebeplerle mi o yaşta bir insanı vekil yapmış olacaksınız?
D) Bütün dünyada sorumluluk, buna paralel olarak evlilik yaş ortalaması yükseliyor dedim, bu çerçevede mesela, Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmaları’nın (TNSA) 1968 yılından başlayarak her beş yılda bir yaptığı araştırmalara bakın; evlenme veya sorumluluk alma yaşı kademeli olarak nasıl yükselmektedir ?
Ayrıca TÜİK’in de 2020 yılında yaptığı bir araştırmada evlilik yaş ortalaması kadınlarda 25.1, erkeklerde de 27.9’a yükselmiştir.
Yani gençler artık 30 yaşlarına gelmeden önce evlenerek bir sorumluluk almak istemiyor.
3- Daha önce AK PARTİ’ye ve onun adaylarına oy vermişken, son yapılan İstanbul seçimlerinde, bazı belediye başkanlarının veya partinin ufak tefek yanlış uygulamalarından dolayı öfkeye kapılarak bindiği dalı kesenler suçludur.
Binali Bey gibi Türkiye’yi karayollarında alt geçit, üst geçit, tünel, bölünmüş yol ve demiryollarında kuzeyden güneye, doğudan batıya raylarla, hızlı trenlerle kuşatan bir mühendis ve bir hizmet adamının yerine; işaret parmakları ile kalp işaret yapıp yılışık yılışık gülmekten başka hiçbir yeteneği olmayan bir şovmene oy vermeleri İstanbul için çok pahalıya mal olmuştur.
Bu arkadaşlar, ard niyetli bazı kimselere olan öfke ve kızgınlıklarını İstanbul gibi tarihi ve kültürü ile gözbebeğimiz olan bir şehirden çıkarmışlardır.
Bu vebali asla ödeyemezler.
Mazlum İstanbul halkının elleri bunların yakasındadır, kendi vicdanları da bir akrep olacak, peşlerini bırakmayacaktır.
Binali Bey gibi; ehliyeti, ağırlığı, yaptığı işleri, devlet adamlığı, duruşu ve yapacağı küresel projelerle, İstanbul’u Erdoğan’dan ve rahmetli Kadir Bey’den sonra şaha kaldıracak bir başkan adayını; yabancı devlet elçilerinin elinde oynadıkları zayıf bir figür ile mukayese etmek bile büyük bir hata iken, daha da ötesine giderek buna oy vermek, tarihi bir hatadır.
Zira, yabancı ülke elçilerinin belirleyeceği cumhurbaşkanı adayı için bu kadar alçalmak onlara yakışabilir fakat size ve Türkiye’ye bu asla yakışmaz.
NOT: Hiç değilse AK PARTİ vekilleri önümüzdeki seçim döneminde meydanlarda gençlere aşağıdaki fotoğrafı, yani 2017 yılının Ocak ayında 18 yaş maddesi görüşülürken mecliste yaşananları göstersinler de, CHP’lilerden boşuna dayak yemiş olmasınlar:
Ferman Karaçam
YouTube: www.youtube.com/c/FermanKaraçam
İnstagram: www.instagram.com/fermankaracam
Facebook: www.fb.com/karacamferman
Twitter: www.twitter.com/fermankaracam
Web Sitesi: www.fermankaracam.com