Savaşlar da Öğretemiyorsa...!

Savaşlar da Öğretemiyorsa...!

Kültür Edebiyat

Dünya’da savaşlar bitmez.

Barış dediğimiz şey belki bir ergenlik fantezisi olabilir, fakat yaşadığımız çağdan yola çıkarak tarihe bakarsak bunun gerçek olmadığını görürüz.

Barışı en çok dillendirenlerin arka planda çok ciddi savaş hazırlıkları yaptıklarını hep gördük.

Dünyada bugün çok sayıda ülke nükleer silaha sahiptir ve bu ülkeler de sık sık barıştan söz ettiler ama bugün hepsi birer nükleer güç olmuştur.

Sıkıştıklarında bu güçlerini kullanacaklarını da saklamıyorlar.

Rusya da geçenlerde aba altından bu sopayı gösterdi.

Etrafımızda uzun yıllardan beri savaşlar hiç eksik olmadı.

Özellikle çevremizde yaşanan bu savaşların; yakın, uzak komşularımız olmalarından ziyade, medeniyetimizi ayakta tutan Osmanlı’nın yıkılışından sonra sözde bağımsızlık kazanmış elliden fazla devlet üzerinde ortaya çıktığını görüyoruz.

Bu devletler Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarına yayılmışlardır.

Bunlardan Avrupa’da olanlar:

Arnavutluk, Bulgaristan, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Macaristan, Makedonya, Moldova, Romanya, Yunanistan, Slovenya, Polonya, Karadağ, Sırbistan, Kırım.

Asya kıtasında olanlar:

Azerbaycan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Dağıstan, Ermenistan, Filistin, Irak, İsrail, Katar, K.K.T.C., Güney Kıbrıs, Kuveyt, Lübnan, Gürcistan, Suriye, Suudi Arabistan, Türkiye, Umman, Ürdün, Yemen, Çeçenistan, İnguş, Kuzey Osetya, Güney Osetya, Kabartay-Balkar, Karaçay-Çerkes, Abhazya ve Adıgey.

Afrika kıtasında olanlar ise:

Cezayir, Cibuti, Çad, Eritre, Etiyopya, Nijer, Fas, Libya, Kenya, Mısır, Somali, Tunus, Uganda.

İkinci dünya savaşından sonra meydana gelen irili-ufaklı savaşların hemen hepsi yukarıda saydığımız, daha önce Osmanlı toprağı olan ülkelerde; ya kendi içlerinde birbiriyle ya da dışarıdan müdahale şeklinde olmaktadır.

Ukrayna ile Rusya arasında bugün yaşanan savaş ise önemli bir istisna teşkil etmektedir.

Bu ve bunun gibi az sayıda istisnayı da dikkate alarak bakarsak savaşlardan Türkiye olarak ibret aldığımız söylenemez.

Halbuki savaşların üçüncü ülkeler için temel görevi dramatik sahneler ve yıkımlardan ziyade ibret alınıyor olmasıdır.

Çünkü Adem oğlu unutkandır, insanî bakımdan son derece yıpratıcı olan dramatik sahneler ve insafsızca ortaya çıkan yıkımlar bir süre sonra unutulacaktır.

Bugün yirmi birinci gününe giren Ukrayna-Rusya arasında yaşanan bu savaş da unutulacaktır.

Bize düşen, ülke olarak tedbirli olmak, güçlü olmak, silah, araç ve gereç bakımından hazırlıklı olmaktır.

Toplum olarak da ülkemizin bu gayretine destek vermektir.

Ülkemizin yöneticileri bu savaşta olağanüstü bir performans sergiliyor, yirmi kadar ülkenin devlet ve hükümet başkanları ile görüşüyorlar.

Yöneticilerimiz hiç bir ülke yönetiminin başaramadığı bir başarı ve emek ortaya koyarak, savaşan iki ülkenin dışişleri bakanlarını Antalya’da bir araya getiriyorlar.

Bütün bunları millet olarak desteklememiz gerekirken ve giderek daha bir kanlı hale gelen savaşın vahşeti yanıbaşımızda sürerken bazı sivil toplum kuruluşları iş bırakıyor, bazıları sokağa çıkıp polise meydan okuyor.

Asıl üzücü olan ise bazı siyasilerin ve medya organlarının bu sokak hareketlerine destek veriyor olması.

Hemen kuzeyimizde günlerdir soğuk bodrumlarda aç-susuz, ağlaşıp titreşen, yakılıp yıkılan binaların altında kalan, çocukları ile yollara düşmüş vatansız ve barınaksız insanlara bakıp da görememek, üstelik III. Dünya Savaşı’ndan söz edilen böyle bir ortamda, bunca acının arasında ideolojinin katı ve duyarsız cinnetiyle İstanbul’un sokaklarında slogan atmak nasıl bir körlüktür, doğrusu anlamak mümkün değil..!

Savaşlar da bu körlüğü gideremezse, dilime o ilahi kelam dolanıyor: “...İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden....

Ferman Karaçam

 

 

YouTube:        www.youtube.com/c/FermanKaraçam

İnstagram:      www.instagram.com/fermankaracam

Facebook:      www.fb.com/karacamferman

Twitter:          www.twitter.com/fermankaracam

Web Sitesi:     www.fermankaracam.com 


 

Paylaş